Z kuşağı, teknolojinin merkezinde büyüyen, sosyal medya platformlarında aktif olan ve geleneksel normlardan uzaklaşan bir nesil olarak dikkat çekiyor. Bu kuşağın kalemine yansıyan bir özellik ise, yaş gruplarına bakış açıları. Generasyon Z, kendi toplantılarında en çok hangi yaş grubunun "ihtiyar" olarak değerlendirildiği konusunda bir tartışma başlattı. Peki, Z kuşağının gözünde bu tanıma layık görülen yaş aralığı tam olarak nedir ve neden? İşte bu soruların yanıtları haberimizde!
Son günlerde yapılan bir araştırma, Z kuşağının çoğunluğunun 30'lu yaşları "ihtiyarlık" olarak tanımladığını ortaya koydu. Bu durum, sosyal medya ve dijitalleşmenin etkileri ışığında ilginç sonuçlar doğuruyor. Özellikle bu yaş grubundaki bireyler, Z kuşağı tarafından hem mesleki hem de sosyal açıdan daha "yaşlı" ve "tecrübeli" kabul edilirken, gençlerin onlara olan bakışı daha çok bir "kuşak farkı" üzerine oturuyor. Z kuşağı, gençlik ve dinamizmin simgesi olarak, 30 yaşını geçmiş olan bireylerin olduğu gibi farklı bir yüzyılda büyüdüklerini düşünüyor. Dolayısıyla, bu yaş grubundaki bireylerin değersizleştiğine dair bir algı yaratılıyor.
Araştırmalar, Z kuşağının hızlı bir hayat temposuna ve sürekli değişen teknolojilere ayak uydurabilen bir yaşam tarzı benimsediklerini gösteriyor. Sürekli gelişen medya ve internet kültürü, gençlerin kendilerini daha fazla ifade etmelerine ve geç gelen yetişkinliğe karşı daha eleştirel bir tutum geliştirmelerine yol açtı. Örneğin, kariyer hedef yaklaşımında, Z kuşağı 30 yaşını geçmiş bireylerin genellikle daha çok "sistem içinde kalmış" olarak algılanmasına neden oluyor. Bunun sonucunda, 30’lu yaşlarda olmak, gençler için bir tür başarı kaybı ya da kaygı kaynağı haline gelmiştir. Z kuşağı, genellikle daha esnek iş kolları ve serbest çalışma biçimleri tercih eden bir nesil olarak, 30 yaşına girdiğinde kariyer fırsatlarını kaybetme korkusuyla hareket ediyor.
Diğer bir etken ise, sosyal medya üzerinde oluşturulan imajlar. Z kuşağı, sosyal medya platformları üzerinden sürekli olarak "mükemmel" yaşam standartları yaratmaya çalışıyor. Bu bağlamda, 30 yaşına kadar "gerçek hayatta" olamadıkları pek çok şeyi yakalamayı hedefliyorlar. Hedefler belirlerken, kendilerinden üç beş yaş büyük bireyleri "görmekte" oldukları başarı standartlarıyla tartıyorlar. Bu da aynı zamanda Z kuşağının, kendilerinden yaşça büyük bireylere karşı olan tutumunu etkiliyor. Gençler, kendi potansiyellerini bu kişiler ile karşılaştırarak, onları "ihtiyar" olarak görmek durumunda hissediyorlar.
Ayrıca, Z kuşağının geleneksel ödüllere ve hiyerarşilere karşı duyarsızlaşması da bu durumu destekleyen bir başka sebep. Eğitim sistemine ve işler dünyasına getirdikleri yeni bakış açıları, daha genç yaşta kariyer planlamaları yapmalarına neden oluyor. Sakıncalı bir yaş algısı yaratan bu durum, Z kuşağının kendi potansiyeliyle ilgili baskı hissetmesinden kaynaklanıyor. Buna ek olarak, kariyer tutkuları ve yaşam tarzları, büyük oranda sosyal medya üzerinden şekillendiği için, Z kuşağı bu yaş grubundaki kişilerin ulaşamadığı standartları karşılaştırmakta ve kendi kendilerine de bir baskı yaratmaktadır.
Bütün bu etmenler, Z kuşağının bakış açısını şekillendirirken, geleceğin eğitim ve iş dünyasında nasıl bir değişim yaşanacağını da gösteriyor. Gençler, kendi potansiyellerinin yanı sıra, daha büyük bireylere karşı "ihtiyar" olarak değerlendirilmekten rahatsız olsa da, bu durumun beraberinde getirdiği sosyal dinamiklerin unutmamak gerektiğini bilmiyorlar. Kim bilir, belki de günümüzde değişen yaşam biçimlerine göre alışılan yaş algısı, gelecekte daha farklı bir noktaya evrilecek. Eğlenceli ve değişken bir dünyada, farklı jenerasyonların birbirleriyle olan ilişkileri daha açık ve kabul edilebilir bir düzlemde şekillenecek. Z kuşağı, başka bir kuşağı “ihtiyar” olarak tanımlarken, aslında kendi hedeflerinin ve bakış açılarının bir yansımasını da sergiliyor olabilir.