Marmara Bölgesi, son günlerde yaşanan çeşitli doğal olaylar ve bilimsel bulgular dolayısıyla endişe verici bir durumla karşı karşıya. Uzmanlar, bölgedeki sismik aktivite ve altyapı sorunlarının bir araya gelerek büyük bir tehlike oluşturabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerin yer aldığı bu bölge, ülkenin ekonomik ve sosyal açıdan en kritik noktalarından biri olarak biliniyor. Dolayısıyla, yaşanan gelişmeler yalnızca fiziksel hasarlara değil, aynı zamanda toplumsal huzursuzluklara da yol açma potansiyeli taşıyor.
Marmara Bölgesi'nde son zamanlarda meydana gelen depremler, bölgedeki sismik aktivitenin arttığını gösteriyor. Uzmanlar, özellikle 2023 yılında yaşanan hafif depremlerin, daha büyük bir depremin habercisi olabileceğinden endişe ediyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Ahmet Karan, "Marmara’da büyüklüğü 7 ve üzerinde bir deprem olma olasılığı günden güne artıyor" şeklinde uyarıda bulunuyor. Bu tür endişeleri arttıran diğer bir etken ise bölgedeki sanayi tesislerinin ve yoğun yerleşim alanlarının depreme karşı dayanıksızlığı. Bu durum, olası bir afet durumunda can ve mal kaybını katbekat artırma potansiyeline sahip.
Bölgedeki mevcut altyapı durumu da uzmanlar tarafından büyük bir tehdit unsuru olarak değerlendiriliyor. Uzun yıllardır gerekli bakım ve onarımlar yapılmayan yollar, köprüler ve binalar, depreme karşı son derece dayanıksız bir hale gelmiş durumda. İstanbul’un birçok bölgesindeki yıkık dökük binalar, özellikle deprem anında önemli bir tehlike oluşturuyor. Türkiye’deki yapı denetim sisteminin yeterince etkin bir şekilde çalışmadığını belirten mimarlar ve mühendisler, "Bu tür durumlarla karşılaşmamak için öncelikle altyapının güçlendirilmesi gerekiyor" diyor. Bölgedeki risklerin azaltılması için acilen mühendislik çözümlerinin uygulanması ve kamu güvenliğinin sağlanması gerektiği vurgulanıyor.
Ülkemizin en kalabalık şehirlerinden biri olan İstanbul'un yanı sıra, Marmara’nın diğer illerinin de birçok sorunu var. Örneğin, Kocaeli, Bursa ve Tekirdağ gibi şehirlerde de benzer altyapı sorunları ve depreme hazırlık eksiklikleri gözlemleniyor. Bu illerde yaşayanların da deprem konusunda bilinçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, olası bir afet anında 112 Acil Servis, itfaiye ve AFAD gibi kurumların hızlı ve etkin bir şekilde hizmet verebilmesi için düzenli tatbikatların yapılması gerektiği üzerinde duruluyor.
Marmara Bölgesi'nin geleceği, bu doğal tehditler karşısında alınacak önlemlerle doğrudan doğruya bağlantılı. Bölge halkının, deprem anında nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi, mümkün olan en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi gereken adımlardan biri. Ayrıca, yerel yönetimlerin de halkı bilgilendirme kampanyaları düzenleyerek bu konuda farkındalık yaratmaları büyük önem taşıyor. Uzmanlar, "Önleyici tedbirler almadan, sadece deprem sonrası müdahale etmek çözüm değil" diye belirtiyorlar.
Sonuç olarak, Marmara Bölgesi’nde yaşanan gelişmeler, ciddi bir alarmın son iç çığlılardır. Hem sismik aktivitelerin yüksek olması, hem de altyapı sorunları, bölgenin ciddi anlamda risk altında olduğunu göstermektedir. Bu sorunların çözümü için hem hükümetin hem de yerel yönetimlerin acil önlemler alması, halkı bilinçlendirmesi ve uzman görüşlerine kulak vermesi gerekmektedir. Eğer bu adımlar atılmazsa, Marmara'nın geleceği karanlık bir tehlikeyle yüzleşmek zorunda kalabilir.