Türkiye'de yaşanan bir cinayet davasında, Lale isimli kadını 13 bıçak darbesiyle öldüren kocasına, mahkeme tarafından tahrik indirimi uygulandı. Olay, geçtiğimiz yılın sonlarına doğru meydana geldi ve Lale’nin eşi, mahkeme önünde yaptığı savunmada, olayın sebebinin eşinin kendisine hakaret etmesi ve psikolojik baskı oluşturması olduğunu öne sürdü.
Mahkeme, sanığın verdiği ifadeleri dikkate alarak, “tahrik” koşulunu göz önünde bulundurdu. Bu karar, toplumda büyük bir tepkiyle karşılandı. Birçok kadın hakları savunucusu ve aktivist, mahkemenin bu kararının, kadın cinayetlerinin artmasına zemin hazırlayacağını belirterek, yasaların yetersizliğini eleştirdi.
Mahkeme, olayın meydana geldiği günkü durumu detaylı bir şekilde inceledi. Lale’nin, eşine sürekli olarak psikolojik şiddet uyguladığı iddiaları, tahrik indirimi gerekçesi olarak gösterildi. Ancak, birçok uzman, bu tür tahrik savunmalarının, kadın cinayetlerinin cezasız kalmasına neden olabileceğini vurguladı. Kadın cinayetleriyle mücadele eden sivil toplum kuruluşları, bu kararın, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Duruşma sırasında, Lale'nin ailesi de mahkemeye katılarak, sanığın cezasının ağır olması gerektiğini dile getirdi. Lale’nin ailesi, kızlarının hayatını kaybetmesinin ardından derin bir üzüntü içinde olduklarını ve bu durumun başka kadınlar için de bir tehlike oluşturduğunu belirtti.
Sonuç olarak, Lale'yi 13 bıçak darbesiyle öldüren kocaya tahrik indirimi uygulanması, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında yeni bir tartışma başlattı. Kadın hakları savunucuları, bu tür kararların karşısında durarak, kadınların korunması ve haklarının savunulması adına mücadeleye devam edeceğini ifade ediyor. Bu durum, yargı sisteminin ve toplumsal bilincin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.