İstanbul, barışın ve uzlaşmanın simgesi olabilecek önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. 2. Barış Zirvesi, uluslararası ilişkilerdeki kritik gelişmelere ışık tutarken, özellikle Putin ve Trump arasındaki taktiksel ilişkilerin derinlemesine incelenmesine olanak tanıdı. Zirveye katılan diplomatlar, akademisyenler ve politikacılar, dünya genelinde barışın sağlanması için stratejiler geliştirdi. Fakat asıl dikkat çeken nokta, Rus ve Amerikan liderlerinin üzerindeki stratejik oyunların ne denli karmaşık olduğuydu.
Bu yıl 2. kez düzenlenen Barış Zirvesi, sadece Türkiye'nin değil, global ölçekte barış süreçlerinin nasıl işlemesi gerektiğine dair tartışmaları da beraberinde getirdi. Zirveye katılan uzmanlara göre, Putinin Trump ile olan ilişkisi, uluslararası arenada taktiksel bir oyun olarak değerlendiriliyor. Bu oyun, iki liderin de kendi ülkelerinin çıkarlarını koruma çabası olarak yorumlanıyor. Ancak bu stratejinin nerede başlayıp nerede biteceği, dünya barışını doğrudan etkileyen bir konu.
Zirve sırasında, birçok ülkenin temsilcisi, özellikle Suriye, Ukrayna ve Orta Doğu'daki çatışmalara çözüm bulmak amacıyla fikirlerini paylaştı. Katılımcılar, barışın sağlanmasında iletişimin önemi ve çok taraflı diplomasi konusunda Hamilton Modeli'ni örnek gösterdi. Bu model, ülkelerin bir araya gelerek sorunlarını müzakere etmesi gerektiği üzerine kurulu.
Zirvede yapılan en ilginç tartışmalardan biri, Putin ve Trump’ın ilişkileriydi. Uzmanlar, bu ikili arasındaki iletişimin sadece yüzeysel değil, derin stratejik hesaplamalara dayandığına dikkat çekti. Putin'in, Trump'ın Amerika’daki politikalarını şekillendirme konusundaki etkisi, dünya genelinde birçok uzman tarafından mercek altına alındı. Amerika'nın birkaç yıl önceki iç siyasi dinamikleri, bu iki liderin ilişkisinin yoğun ve karmaşık doğasını ortaya koyuyor.
Özellikle iki liderin, doğrudan ve dolaylı şekilde birbirlerini nasıl etkilediklerini tartışan analistler, bu dinamiklerin gelecekte nasıl şekilleneceği hususunda karamsar yorumlarda bulundu. Zira her iki ülkenin de kendi ulusal güvenlik politikalarında yaptığı değişiklikler, global barışa kısa dönemde ciddi tehditler oluşturabiliyor. Zirveye katılan diplomatlar, bu değişimlerin uluslararası ilişkilerde yol açacağı sonuçları önceden tahmin etmenin ne denli zor olduğunu vurguladı.
Sonuç olarak, İstanbul’daki 2. Barış Zirvesi, dünya çapında önemli barış inisiyatiflerinin yeniden gözden geçirilmesi ve geliştirilmesi açısından büyük bir fırsat sundu. Zirvede yapılan tartışmalar, özellikle Putin ve Trump’ın uluslararası ilişkilerdeki stratejik oyunları üzerine daha geniş bir perspektif sağlayabilmeyi amaçlıyor. Katılımcılar, barışı sağlamak için daha fazla işbirliği ve karşılıklı anlayış gerek olduğunu belirtti. Gelecekteki zirvelerde bu tür stratejik değerlendirmelerin daha da derinleştirileceği öngörülüyor. Dolayısıyla, bu zirve sadece bugünün meselelerini değil, gelecekteki barış çabalarını da etkileyecek kritik bir nokta olarak tarihe geçti.