Son yıllarda, İsrail’in füze savunma sistemleri, özellikle ABD’den aldığı destekle büyük bir güç kazandı. Ancak son gelişmeler, bu güçlü sistemin bel kemiğini oluşturan ABD destek miktarının önemli ölçüde azaldığına işaret ediyor. Neden böyle bir süreç yaşanıyor? Bu durumun İsrail için ne tür sonuçları olabilir? Bu soruları derinlemesine inceleyeceğiz.
İsrail’in füze kalkanı, ülkenin güvenliği açısından kritik öneme sahip. ABD’nin 2021 yılında, sadece Iron Dome (Demir Kubbe) projesine 1.5 milyar dolarlık bir destek sağladığı biliniyordu. Ancak, Uluslararası ilişkilerde yaşanan gelgitler sonucu, bu destek miktarı son birkaç ayda belirgin bir şekilde düşmeye başladı. Özellikle Biden yönetiminin Orta Doğu politikaları, İsrail ile olan askeri ilişkilerinde çeşitli değişikliklere neden oldu. Son 10 gün içinde yaşanan olaylar, bu değişimlerin somut birer örneği oldu.
Son günlerde, çeşitli etkinliklerde ortaya çıkan ABD’li yetkililerin açıklamaları, desteklerinin bu şekilde sürmeyeceğini açıkça ortaya koydu. Özellikle, Orta Doğu’daki diğer krizlerin (Ukrayna, İran ve Suriye gibi) ABD’nin dikkatini dağıttığı algısı, İsrail kamuoyunda endişe yaratmaya başladı. ABD’nin bu yöndeki politikaları, sadece askeri destekle sınırlı kalmıyor; Askeri işbirliği anlaşmaları ve genel stratejik ortaklıklar da bu durumdan etkileniyor.
ABD’nin bu alandaki desteğinin azalması, İsrail’in güvenlik stratejilerine önemli değişiklikler getirebilir. İlk olarak, yeni savunma sistemleri geliştirme ve mevcut olanları güçlendirme konusunda daha bağımsız bir yaklaşım benimsemek zorunda kalacaklar. Bu da, iç savunma sanayisine daha fazla yatırım yapılması gerektiği anlamına geliyor. Ayrıca, geçtiğimiz yıllarda birçok ülke ile imzalanan savunma anlaşmaları ve işbirliklerinin tekrar gözden geçirilmesi öncelikli hale gelebilir.
İkinci olarak, bu durum, bölgesel tehdit algısını nasıl yönetecekleri konusunda bir belirsizlik yaratıyor. Aynı zamanda, olası bir askeri çatışmada ABD desteğinin olmaması, İsrail'in stratejilerini tehlikeye atabilir. Diğer ülkelerle olan ittifaklarının gücü ve etkisi, gelecekteki savaş senaryolarında belirleyici rol oynamaya başlayabilir. Sadece askeri alanda değil, aynı zamanda diplomatik alanda da geliştirilmesi gereken yeni yollar ortaya çıkabilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, İsrail hükümeti, mevcut durumdan nasıl faydalar çıkaracağını düşünmek zorunda. Bugün artık, füze kalkanlarının güvenilirliği, sadece teknolojiye değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilere de bağlı hale geliyor. ABD’nin İslam dünyası ile yürüttüğü diyaloglar ve politikalar, İsrail’in gelecekteki güvenliğini belirleyecek kritik etkenlerden biri olacak.
Bunlar yetmezmiş gibi, bölgedeki diğer devletlerin de füze teknolojilerindeki ilerlemeleri, uluslararası güvenlik dengeleri açısından tartışmalara yol açacaktır. Özellikle İran’ın nükleer programıyla ilgili gelişmeler ve diğer komşu ülkelerin askeri kapasitelerinin artışı, İsrail’in savunma dinamiklerini yeniden şekillendirmek zorunda kalabileceğini göstermektedir. Kısacası, ABD destekli füze kalkanının azalması, sadece İsrail’in güvenliği için değil, aynı zamanda Orta Doğu’nun geleceği için de büyük önem taşımaktadır.
Bütün bu sorunlar karşısında, İsrail hükümetinin atacağı adımlar ve geliştireceği politikalar, sadece kendi güvenliğini değil, bölgedeki istikrarı da doğrudan etkileyecektir. Dolayısıyla, bu yazılı açıklama, Ayakları üzerinde durabilen bir savunma stratejisinin ne denli önemli olduğuna vurgu yaparak, uluslararası arenada dikkat çekmeyi hedefliyor.