Son dönemde artan jeopolitik gerginlikler, İran ve ABD arasındaki ilişkileri derin bir sarsıntıya sokarken, Tahran yönetimi olası misilleme senaryolarını hazırlamaya başladı. ABD'nin İran üzerindeki baskısının artması ve bölgedeki askeri varlığının güçlendirilmesi, İran’ı karşı hamle arayışına itiyor. Bu kapsamda, İran’ın füzeler ve diğer askeri yeteneklerini nasıl kullanabileceği üzerine üç farklı senaryo üzerinde duruluyor. Bu senaryolar, hem bölgedeki dengeleri değiştirebilir hem de uluslararası ilişkilerde yeni bir dönem başlatabilir.
İlk senaryoda, İran, ABD'nin Orta Doğu'daki askeri üslerini doğrudan hedef alabilir. Bu tür bir askeri müdahale, İran’ın sahip olduğu balistik füzeleri kullanarak yürütülecek bir saldırı şeklinde gerçekleşebilir. Özellikle Suudi Arabistan ve BAE gibi İran’ın rakipleri olan ülkelerin topraklarına yönelik saldırılar, Tahran'ın karşılık verme yöntemlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Eğer bu senaryo hayata geçerse, doğrudan bir askeri çatışma yaşanması muhtemel görülüyor ki bu da uluslararası arenada büyük çatışmalara zemin hazırlayabilir.
İkinci senaryo, İran'ın asimetrik savaş stratejileri kullanarak karşılık vermesi üzerine kurgulanıyor. İran, tarihsel olarak gerilla savaşını ve sabote yöntemlerini iyi kullanıyor. Özellikle bölgedeki milis güçlerle işbirliği yaparak, ABD tarafından desteklenen hedeflere saldırılar düzenleyebilir. Bu tür bir yaklaşım, İran’ın daha az maliyetle etkili sonuçlar almasına olanak tanırken, ABD'nin bu tür bir saldırıya karşı koyma kapasitesini de zorlayabilir. Uzmanlara göre, bu senaryo, İran’ın daha önceki karşı hamleleriyle paralellik taşıyor ve elindeki kartları ustaca kullanmasının bir örneği.
Her iki senaryonun yanı sıra, İran’ın diplomaside yeni stratejiler geliştirmesi de dikkate alınan bir başka seçenek. Tahran yönetimi, uluslararası toplumu kendi yanında yer almaya ikna ederek, ABD’nin müdahalelerinin meşrulaştırılmasını zorlaştırabilir. Bu çerçevede, Avrupa ülkeleri ve Rusya ile daha yakın ilişkiler kurarak, Washington'un politikalarına karşı daha geniş bir direniş oluşturma stratejisi izleyebilir. Tüm bu olasılıklar, bölgede yeni bir kriz ortamı yaratabilirken, aynı zamanda İran’ın kendi güvenliği için nasıl bir yol izleyeceğini de gözler önüne seriyor.
İran’ın böyle bir duruma nasıl tepki vereceği, yalnızca bölgenin değil, tüm dünyanın dikkatini çekerken, bu senaryoların uygulanması durumunda muhtemel sonuçlarının neler olacağı konusunda çeşitli analizler yapılmaya başlandı. Olası bir askeri çatışma ve sonuçları oldukça karmaşık bir tablo çizerken, hem bölgesel hem de küresel güvenlik dinamiklerini değiştirebilecek bir durum ortaya çıkıyor.
Özetle, Tahran yönetiminin füzelerle hazırladığı senaryolar, bölgedeki dengeleri alt üst etme potansiyeline sahip. İran’ın kendi ulusal çıkarlarını korumak adına atacağı adımlar, sadece ABD ile olan ilişkilerini değil; Orta Doğu’daki güç dengelerini de etkileyecektir. Artık tüm gözler, İran'ın alacağı kararlara ve bu kararların yarattığı sonuçlara çevrildi.