İstanbul, Türkiye’nin en büyük şehri ve birçok kişinin yaşamına ev sahipliği yapan bir metropol. Bu devasa kentin sokaklarında her an bir olay yaşanabiliyor. Son günlerde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen “Huzur İstanbul” uygulaması, kentteki asayişin sağlanması amacıyla gerçekleştirilen çeşitli operasyonları içeriyor. Ancak bu operasyonların sonuçları, kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı. Yüzlerce kişinin gözaltına alınması, hem sosyal medyada hem de basında geniş yankı buldu. Peki, Huzur İstanbul uygulaması nedir ve nasıl işliyor? Kurtulmak istenilen sorunlardan biri de bu uygulama ile ilgili tartışmaları anlamak ve değerlendirerek toplumun bu konudaki hislerini anlamak.
Huzur İstanbul, İstanbul’un çeşitli noktalarında güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen denetim ve operasyonlardan oluşuyor. Bu uygulamanın temel amacı, suç oranlarını azaltmak ve vatandaşların sokakta daha güvenli hissetmelerini sağlamak. Operasyonlar ise genellikle özellikle sorunlu bölgelerde yoğunlaşıyor. Emniyet güçleri, belirli saatlerde sıkı denetim yaparak, sosyal rahatsızlık yaratabilecek unsurların ortadan kaldırılmasını hedefliyor.
Uygulama çerçevesinde, 2023 yılının sonlarına yaklaşırken İstanbul genelinde yapılan operasyonlar sonucunda yüzlerce kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan bireylerin çoğu, sokağa çıkma yasakları veya çeşitli suçlardan dolayı aranan kişilerdi. Ancak, bazı eleştirmenler bu uygulamayı, insan hakları ihlalleriyle suçlamaktadır. Gözaltına alınanların çoğunluğunun kıyafetleri ya da tavırları sebebiyle haksız yere durdurulduğu iddiaları, sosyal medya platformlarında geniş bir şekilde dillendiriliyor.
Gözaltına alınma oranlarında yaşanan bu hızlı ve geniş kapsamlı artış, özellikle gençler arasında büyük bir korkuya sebep oldu. Bazı aileler, çocuklarının herhangi bir kişisel sebepten dolayı aniden gözaltına alınma korkusuyla yaşadığını dile getiriyor. “Huzur İstanbul” uygulaması, hedeflenen amacı taşırken, yan etkileriyle de dikkat çekiyor. İnsanların güven duygusunu artırmak yerine, bazıları üzerinde baskı ve kaygı yarattığı düşünülüyor.
Medyada yer alan haberlere göre, gözaltına alınanların bir kısmı, işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Ancak, gözaltı süreleri ve gerekçeleri konusunda belirsizliklerin oluşması, endişeleri artırdı. İstanbul halkı, bu tür uygulamaların gerekliliği konusunda iki farklı görüşe sahip; bazıları güvenliğin artırılması gerektiğini savunurken, bir diğer kesim ise haksız yere gözaltına alma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyor. Sosyal medyada bu konu etrafında dönen tartışmalar, farklı toplumsal kesimlerin duygularını açıkça ifade etmesine olanak tanıyor.
Sıfırdan bir uygulama olarak “Huzur İstanbul” projelerine karşı birçok dernek ve sivil toplum kuruluşu da incelemeler yaparak, bu uygulamanın insan haklarına ne kadar uygun olduğunu araştırıyor. Gözaltıların haksız yere yapıldığına dair delillerin sunulması, bu uygulamanın geleceği konusunda gölge düşürmektedir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise, operasyonların hukuki çerçeveler içerisinde gerçekleştiği ve suç oranlarını azalttığı yönünde açıklamalarda bulunuyor.
Sonuç olarak, “Huzur İstanbul” uygulaması, eski bir güvenlik kavramının modern bir yüzü olarak gündemimizi meşgul etmekte. Ancak, uygulamanın şekli ve sonucunun, toplumsal huzuru ve güveni artırmak yerine daha fazla huzursuzluğa yol açıp açmadığı, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde durması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, İstanbul ve benzeri mega kentlerdeki güvenlik uygulamalarının toplum yararına olup olmadığı tartışılmaya devam edeceğe benziyor.