İnsan hayatında bazen bir tutku, yaşamı değiştiren bir dönüm noktası olabilir. 25 yaşındaki Emre Yıldız, tam da bu durumu yaşayan sayılı insanlardan biri. Çocukluğundan itibaren babasının koleksiyon yaptığı eski oyuncaklara olan ilgisi, zamanla bir mesleğe dönüştü. “Babamdan bulaşan bir hastalık” olarak tanımladığı bu tutku, onu sadece bir hobi sahibi yapmadı, aynı zamanda kendi işini kurarak hayallerini gerçeğe dönüştürmesine olanak sağladı. Emre’nin hayat hikayesini dinleyelim.
Emre, küçüklüğünden beri babası ile birlikte eski oyuncak pazarlarına gider, burada çeşitli koleksiyonları incelemeyi oldukça severdi. Babası, kimyager olarak çalışırken aynı zamanda eski oyuncaklar konusunda da bir tutku geliştirmişti. Bir gün, ona çocukken hediye edilen bir oyuncak trenle oynaması çok şey değiştirdi. “O tren, hayatımın dönüm noktası oldu. Baktıkça hayal dünyamda birçok kapı araladı. O günden sonra oyuncakları yalnızca birer eşya olarak değil, birer tarih parçası olarak görmeye başladım.” dedi Emre. Zamanla bu ilgi, genç adamın koleksiyonculuk yolunda ilk adımlarını atmasını sağladı.
Üniversite eğitimini işletme üzerine tamamlayan Emre, oyuncak koleksiyonculuğuna devam etti ve çeşitli fuarlara katılarak bu alandaki bilgilerini derinleştirdi. Mezun olduktan sonra, içinde bulunduğu kurumsal iş hayatı yeterli gelmedi. “Kendimi her gün aynı döngüde sıkışmış gibi hissediyordum. Hayallerimin peşinden koşmak zorundaydım.” ifadelerini kullandı Emre. Bu noktada, oyuncakları satın alıp ve restore edip yeniden satışa sunmayı planladı. Kendi markasını yaratmak için ilk adımlarını attı ve internet üzerinden ikinci el oyuncak satışlarına başladı.
Bir süre sonra sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlar, oldukça ilgi çekti ve geri dönüşler aldı. Emre, bu aşamada sosyal medya stratejilerini güçlendirerek daha fazla kitleye ulaşmayı başardı. Şu an itibariyle, hem eski oyuncakların alım-satımını yapıyor hem de restorasyon hizmetleri sunuyor. Böylece hem nostalji severlerin kalbine hitap ediyor hem de işini büyütmeyi başarıyor.
Emre, bu süreçte babasından edindiği bilgileri ve deneyimleri kendi işine entegre ederek farklı bir boyut kazandırıyor. “Eski oyuncakları sadece birer malzeme olarak değil, aynı zamanda birer hayat hikayesi olarak değerlendiriyorum. Her birinin kendine has bir geçmişi var ve bunları yeniden yaşatmak benim için çok değerli.” diyerek duyduğu heyecanı vurguladı.
Genç girişimci, çalışmaları ile birlikte Türkiye'de oyuncak koleksiyonculuğuna farkındalık yaratmayı hedefliyor. Onun için bu iş yalnızca bir ekmek kapısı değil, aynı zamanda geçmişle bugünü buluşturan bir köprü gibi. Emre’nin tabiriyle, “Her eski oyuncak, geçmişten günümüze uzanan bir serüvenin parçası. Ve ben bu serüvenin devamını sağlamak istiyorum.”
Hedefleri arasında, uluslararası pazara açılmak ve benzer girişimcilere mentorluk yapmak da bulunuyor. Emre, hayalindeki showroom’u açarak koleksiyonunu sergilemeyi ve insanlara eski oyuncaklar hakkında bilgi vermeyi hayal ediyor. Bu hayalinin peşinden koşarken, diğer girişimcilere de ilham vermek istiyor.
Sonuç olarak, Emre Yıldız, hobisini mesleğe dönüştürerek sadece kendi hayatını değil, birçok insanın hayatını da etkileyen bir iş modeli oluşturmayı başardı. “Babamdan bulaşan bir hastalık” dediği tutku, onun için sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda geleceğe yönelik umut dolu bir çağrışım oldu. Hayalleri peşinden koşan genç girişimcilerin, kendi tutkuları ile hayatlarında iz bırakma konusundaki azmi böylece her geçen gün artıyor. Emre gibi birçok genç, tutkularını meslekleştirerek iş dünyasında farklı bir boyut açıyor ve zamanla koleksiyonculuğu sanat seviyesine taşıyor. Kendi hikayesini yaratan bu gençlerin her biri de bize bir şey öğretmekte: Gerçek tutku, sınır tanımıyor.