Özellikle tehlikeli ve zorlu işlerde çalışanların sayısının azalması, bu alanlarda yüksek maaş fırsatlarını beraberinde getirdi. Günlük 2 bin lira kazanç vaat eden işlerde dahi eleman bulunamaması, iş dünyasında dikkat çeken bir tartışma yarattı.
Tehlikeli İşler Yüksek Maaşla Eleman Bekliyor
Gemi tamiri, inşaat yüksek işçiliği, su altı kaynakçılığı gibi nitelik ve tecrübe gerektiren işler, çalışanların ilgisini çekmekte zorlanıyor. Bu sektörlerde çalışan işçilere günlük 2 bin liraya kadar ödeme yapılabileceği belirtiliyor. Aylık kazancın 75 bin TL’ye kadar çıkabildiği bu işler, sağladıkları yüksek gelire rağmen ilgi görmemekte. İşverenler, bu boşluğu dolduracak iş gücü arayışını sürdürüyor.
Uzmanlık Gerekiyor
Uzmanlar, bu tür mesleklerde yüksek maaşın yanı sıra ciddi eğitim ve tecrübe gerekliliğinin önemli bir faktör olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, su altı kaynakçılığı gibi işler, özel eğitim ve lisans belgesi talep ediyor. Bunun yanı sıra, çalışma ortamlarının zorlu ve tehlikeli olması, adayların bu işlere mesafeli yaklaşmasına neden oluyor.
Genç Nesil İlgi Göstermiyor
Birçok işveren, gençlerin bu tür işlere yönelmediğini ifade ediyor. Daha konforlu çalışma koşulları sunan sektörlere yönelen gençler, tehlikeli ve zorlayıcı işlerden uzak duruyor. Bir işveren, “Maaşlar oldukça iyi. Ancak gençler genellikle masa başı işler veya daha az risk taşıyan meslekleri tercih ediyor” dedi.
Eğitim ve Teşvik Gerekli
Uzmanlar, bu sektörlerin cazibesini artırmak için mesleki eğitim programlarının yaygınlaştırılması ve devlet teşviklerinin artırılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, iş güvenliği standartlarının geliştirilmesi ve çalışanlara sunulan yan hakların artırılması, sektöre olan ilgiyi artırabilir.
İşverenlerin Beklentisi Büyük
Sektör temsilcileri, gerekli niteliklere sahip işçilerin bu maaş seviyelerinde rahatça iş bulabileceğini vurguluyor. Ancak, bu açığın kapatılması için toplum genelinde meslek algısının yeniden şekillendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bu durum, iş dünyasında nitelikli iş gücü eksikliğinin sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir mesele haline geldiğini ortaya koyuyor.