Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, uluslararası siyasetteki kaygıların arttığı bir dönemde, Rusya’nın her yıl düzenlediği “Zafer Günü” kutlamalarına katılmak üzere 9 Mayıs’ta Moskova’ya gidecek. Bu ziyaret, hem siyasi hem de diplomatik açıdan önemli bir adım olarak değerlendirilirken, dünya genelinde dikkatler iki ülkenin ilişkilerine çevriliyor. Özellikle son yıllarda Rusya ve Çin arasındaki işbirliğinin artması ve Batı ile ilişkilerin gerginleşmesi, bu ziyaretin anlamını daha da derinleştiriyor.
Zafer Günü, II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği gün olarak tarihe geçmiştir ve Rusya’da büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır. Bu kutlamalar, geçmişe olan saygıyı ifade etmenin yanı sıra, Sovyetler Birliği'nin zaferi ve ulusal kimliğinin pekiştirilmesine de katkı sağlamaktadır. Her yıl düzenlenen bu etkinlikte, askeri geçit törenleri, hava gösterileri ve çeşitli kültürel etkinlikler yer almaktadır. Bu yılki kutlamalar, hem tarihi bağlamı hem de günümüzdeki siyasi ilişkileri gözler önüne serince, Şi’nin katılımının sembolik bir anlamı bulunuyor.
Son yıllarda, Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler önemli bir ivme kazandı. Ekonomik ve askeri işbirliği her geçen gün büyürken, uluslararası platformlarda da ortak hareket etme konusunda adımlar atılmaktadır. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği ile yaşanan gerginlikler, Moskova ve Pekin’in birbirine daha fazla yaklaşmasına neden oldu. Bu bağlamda, Şi’nin ziyareti, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın pekiştirilmesi açısından büyük bir öneme sahip. Ülkeler arasındaki enerji, ticaret ve savunma alanındaki işbirliklerinin artması, Şi’nin Moskova’daki varlığını daha anlamlı kılmaktadır.
Şi’nin Rusya ziyareti, ayrıca Çin’in dış politikasındaki yeni bir yönelimi de göstermektedir. Son yıllarda, Rusya ile olan ilişkileri derinleştiren Çin, uluslararası arenada daha belirgin bir aktör haline gelmeye çalışıyor. Bu bağlamda, “Zafer Günü” kutlamalarına katılarak, hem Rusya’ya olan desteğini bir kez daha gösterdiği hem de Çin’in global siyasetteki etkinliğini artırmaya yönelik stratejisini güçlendirdiği öne sürülmektedir.
Öte yandan, bu çalışan ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceği, dünya genelinde pek çok analistin dikkatini çekirken, Batılı ülkelerin bu durum karşısındaki tepkileri de belirsizliğini koruyor. Bugünlerde artan global dünyadaki güç dengeleri, Rusya ve Çin’in yan yana durmasıyla birlikte yeniden gözden geçiriliyor. Bu da, hem iki ülke için yeni fırsatları hem de küresel bir kriz ortamını beraberinde getirebilir.
Sonuç olarak, Çin Devlet Başkanı Şi’nin Rusya’ya yapacağı ziyaret, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda uluslararası siyaseti de şekillendirecek önemli bir adım olarak kabul edilmektedir. Kutlamaların yapıldığı gün, iki ülkenin tarihi bağlarının ötesinde, gelecekteki stratejik planların temel bir parçası olacağı öngörülmektedir. Özellikle Şi’nin ziyaretinin ardından, iki ülkenin resmi açıklamaları ve diplomatik mesajları, dünya genelinde önemli yankılar uyandırabilir.