ABD’nin önde gelen akademik kurumlarından birinin profesörü, Türkiye'de hapsedilen Rümeysa Öztürk’e destek vermek amacıyla açlık grevine başladı. Bu olay, Rümeysa’nın adaletsiz bir biçimde cezaevinde tutulmasının dünya genelindeki insan hakları savunucularının dikkatini çekmesiyle tırmanan bir kriz olarak değerlendiriliyor.
Rümeysa Öztürk, genç yaşına rağmen toplumsal adalet ve insan hakları konularında aktif bir savunucu olarak tanınıyor. Türkiye’deki hükümet politikalarına muhalefet eden tutumu nedeniyle çeşitli eleştirilerin odağı olmuş ve sonunda, protesto eylemlerine katılma sebebiyle hapsedilmiştir. İddialara göre, medyada yer alan haberler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla yargılandı. Uzun süreli hapis cezası, birçok insan hakları kuruluşu tarafından kınanmış ve Rümeysa'nın serbest bırakılması çağrıları artmıştır. Profesör, bu durumu dünya gündemine taşımak için açlık grevi yapma kararı aldığını ifade etti.
Açlık grevine başlayan profesör, dünya üzerindeki benzer adaletsizliklere dikkat çekmek ve Rümeysa’nın durumunun önemini vurgulamak amacı güdüyor. “Bu sadece Rümeysa’nın hikayesi değil; birçok insanın benzer sorunlarla karşı karşıya kaldığını unutmamalıyız” diyor. Profesör, sosyal medya üzerinden başlattığı kampanya ile bu grevin sadece bir bireyin değil, tüm insanların özgürlük mücadelesinin sembolü olacağını belirtiyor. Açlık grevini, Rümeysa’nın durumu hakkında farkındalık artırmak için bir araç olarak kullanmayı planlıyor. Bu tür eylemlerin, uluslararası toplumun dikkatini çekeceğine ve Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin üstüne gitmesi için baskı oluşturabileceğine inanıyor.
Rümeysa Öztürk’ün durumu, uluslararası insan hakları kurumu amnesty international gibi kuruluşların da dikkatini çekti. Birçok uluslararası uzman, Türkiye'deki adalet sisteminin bağımsızlığını kaybettiğini ve bunun sonucunda muhalif seslerin susturulduğunu dile getiriyor. Profesör, "Adaletin sesini kaybettiği bir ortamda, insanların sesi olmak zorundayız. Bu nedenle mücadelemizi sürdüreceğiz" diyerek sözlerine son veriyor. Başlattığı açlık grevi ise dünya genelindeki siyasi tutuklular ile dayanışmanın bir sembolü niteliği taşıyor.
Açlık grevinin başlamasıyla birlikte, birçok sosyal medya kullanıcısı ve insan hakları savunucusu, Rümeysa’nın serbest bırakılması için sosyal medya üzerinden kampanyalar başlatmaya başladı. Hashtag'ler ve paylaşımlarla hem Rümeysa’nın durumuna hem de profesörün cesaretine dikkat çekiliyor. Bu destekler, açlık grevinin yankı bulması açısından büyük önem taşıyor. Profesörün bu cesur eylemi, birçok kişi tarafından takdirle karşılandı ve gündemde büyük bir tartışma başlattı.
Öte yandan, Rümeysa Öztürk’ün ailesi de olayın arka planında neler yaşandığını paylaşmak üzere medya ile temasa geçti. Ailesinin, Rümeysa’nın adaletsiz bir şekilde hapsedilmesine karşı çıkmak için hak mücadelesine katılma kararı alması da bu eylemin toplumsal bir hareket haline gelmesini sağladı. Türkiye’deki hukuk sisteminin yeniden ele alınması gerektiği vurgusu ile aile, tüm insanlara çağrıda bulunarak bu durumun sadece Rümeysa için değil, birçok insan için geçerli bir sorun olduğunu belirtti.
Bu olay, Rümeysa’nın ve onun gibilerin sesinin duyulması için uluslararası bir çağrı niteliği taşıyor. İnsanların özgürlük mücadelesinde dayanışmanın önemini hatırlatan bu gelişmeler, Türkiye ve dünya gündeminde önemli bir yer edinmiş durumda. Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılması için başlatılan kampanya, dünya genelinde ilgi görmeye ve insanları bir araya getirmeye devam ediyor. Olayın gelişmeleri ve Rümeysa'nın durumu hakkında takipte kalmayı sürdüreceğiz.